Marmaris Masaj Salonu Masöz Melek
Marmaris Masaj Salonu
Eğreti bohçasını omzuna attı ve odasından çıkarak depo bölmeleri labirentinden oluşan bodrum katına indi. Aksak adımlarla kendi deposuna girdiğinde, bohçayı yere bıraktı. Devam etmeden önce, nefesini toplamak için birkaç saniye durakladı. Sonra alet çantasının kilidini açtı ve masanın içindeki her şeyi içine tıkıştırdı. Düzenleme işini daha sonra da yapabilirdi. Köşede duran alet dolabı ise nerede ise göğsüne kadar geliyordu ve arabaya sığamayacak kadar büyük olduğu için burada bırakmak zorundaydı. Esasen otomobile yüklemeyi başarsa bile, bagajdaki onca ağırlık, gereksiz benzin israfına yol açardı. Gözlerini, son beş senedir neredeyse her gününü içinde geçirdiği küçük odada gezdirdi. Marmaris Masaj Salonu
Marmaris Masaj Salonu
Bir kafes izlenimi veren tel örgüler ve küf kokan onca kutuya rağmen, burası onun için yuvaya en yakın yerdi. Burayı bu kadar özleyeceğini hiç tahmin etmemişti. Peony’nin balo elbisesi hâlâ kaynak makinesinin üstüne serilmiş hâlde duruyordu. Tıpkı alet dolabı şeklinde, bu giysiyi de bununla beraber götürmeyecekti. Marmaris Masaj Salonu Diğer duvarı kaplayan çelik rafların yanına gitti ve otomobil için lazım olabilecek parçalara bakınmaya başladı. Eline gelen hurda parçalarını da yere attı. Eli bir daha asla görmeyeceği sandığı bir şeye değdiğinde, durdu. On bir yaşında bir sayborgun haşadı çıkmış, minik ayağı.
Kim bilir Iko için bu ayak, kendi haiz olabileceği bir android ayağına en yakın şeydi. Cinder, ayağı göğsüne bastırdı. Süreında bu ayaktan nasıl da nefret etmişti. Marmaris Masaj Salonu Ama şimdi, onu gördüğü için son derece mutluydu. Alaylı bir gülümsemeyle birlikte, son bir kere çalışma koltuğuna oturdu. Eldivenlerini çıkararak sol bileğini inceledi ve yüzeyin derhal altındaki kimlik çipini gaslınde canlandırmaya çalıştı. O düşünceyle beraber, aklına Peony geldi. Mavi uçlu parmakları, nefes beyaz tenini yaran neşter… Cinder gözlerini kapadı ve bu anıları aklından uzaklaştırdı. Böyle yapması gerekiyordu. Masanın bir köşesindeki bıçağa uzandı. Bıçağın keskin kısmı, alkolle dolu bir teneke kutunun içindeydi. Bıçağı aldıktan sonrasında salladı, derin bir nefes aldı ve sayborg elini avuç içi yukarı bakacak şekilde masanın üstüne koydu.
Son yorumlar