Marmaris Masaj Salonu Üniversiteli Bayan

Marmaris Masaj Salonu Üniversiteli Bayan

Marmaris Masaj Salonu. Bana üniversitede konuk hoca olduğunu söylemişti ama sonradan öğrendim ki oradaki işi, hepimiz tanışmadan üç ay önce bitmiştı. Bana saat eserleriyle ilgilenen birçok alıcı olduğunu söylemişti ama ne bir sanat eserini gördüm, ne yeni bir yaratı üzerinde çalışmış olduğunı, ne de herhangi bir sergi açtığını. Aynı zamanda ses mühendisi olarak çalışmış olduğunı da söylemişti ama stüdyolardan artık çok iş gelmiyordu. Londra’nın canlı müzik endüstrisini düşününce, bu söylediği garip gelse de, bu konuda benden daha çok şey bildiğini farz ederek bir şey demedim. Bana ek olarak yazar olduğunu da söylemişti. Bir seferinde bana yazmakta olduğu bir romanın taslağını da göstermişti fakat süre için de bu da yalnız bir taslak olarak kaldı. Bütün işaretler bana Karume’dan ayrılmamı söylüyordu. Ama ne zaman beraber olsak onunla sevişmek için can atıyordum.

Artık orgazm olabilmek için kafamda fanteziler yaratmama gerek yoktu. Daha önce çok adamla seks yapmış, çok sayıda adama oral sex yapmıştım fakat Frank’den beri ilk kez bu kadar yoğun duygular hissettiğim biriyle beraberdim. Karume’un yakınında olmak bile beni mutlu ediyordu ve ofiste geçirdiğim uzun bir günün sonucunda ve çocuklarla ilgilendikten sonrasında yatakta kontrolü tüm bunlaryla ona bırakmak bana güç ve enerji veriyordu. Tanışmamızdan birkaç ay sonrasında, bir cuma akşamı Karume birkaç saatliğine Waterloo’ya gitmesi icap ettiğini söyledi.

Marmaris Masaj Salonu Üniversiteli Bayan

Marmaris Masaj Salonu. “Ses enstalasyonum için bir hanımla buluşup görüşmem gereken şeyler var,” dedi. “Paris’te sergilemek istiyor.” O sırada Golden Angel martinilerimizi içmekte olduğumuzdan, şaşırmıştım. Bir sonraki durağının yatağım olmasını bekliyordum. “Elimden geldiğince erken dönerim,” dedi. “İkinci içkiler benden.” Esprisine gülümsedim. Sonuçta benim evimde, benim votkamı içiyorduk. Karume bisikletçi giysilerini giyerek dışarı çıktı. Bir dakika sonra dönerek, bisikletinin kilidinin bozulduğunu ve bisikletini çıkaramadığını söyledi. “Alfred’in bisikletini al,” dedim. “Ne de olsa o da senin arkadaşın sayılır.” Karume esasen haftalardır Alfred’in cep telefonunu kullanıyordu, kendi telefonunun kontörü bitmişti.

“Söz birkaç saate döneceğim,” dedi. “Bu akşamdan başlayarak bütün hafta sonu seninle sevişmek isterim.” “Hmm, mükemmel bir düşünce,” dedim. “Çabuk dön.” O sırada saat on birdi ve gidiş dönüş süresini de hesaba katarsak, Karume’u sabaha karşı ikiden önce göremeyeceğimi biliyordum. Geceye hazırlık olması için uzun sıcak bir banyo yapmış oldum. Ertesi gün öğlen itibariyle Karume hâlâ dönmemişti.